15 Eylül 2016 Perşembe

Molla Hüsrev (Bursa)

MOLLA HÜSREV FOTO ALBÜMÜ İÇİN RESMİ TIKLAYIN

Osmanlı alimlerinin önde gelenlerden olup, asıl adı Mehmed Bin Feramuz Bin Ali dir. Sivas ile Tokat arasındaki Kargın Köyünde doğduğu ve Türkmenlerin Üçok Koluna mensup Varsak boyundan olduğu anlaşılmaktadır. Müderrislik, kazaskerlik ve şeyhülislamlık görevlerinde bulunan Molla Hüsrev’in doğum tarihi belli değildir, 1480 yılında vefat etmiştir.
Küçüş yaşta iken babasını kaybettiğinden Osmanlı emiri olan eniştesi Hüsrev Bey’in himayesinde eğitimini tamamladığından Hüsrev Kaynı diye çağırılırdı, daha sonra’da Molla Hüsrev adıyla meşhur olmuştur.
Sadeddin Taftazani’nin öğrencilerinden Mevlana Burhaneddin Haydar el Herevi’den ve Molla Fenari’nin çocuklarından Yusuf Bali Efendi’den ders almıştır. Eğitimini tamamladıktan sonra ilk olarak Edirne’de Şah Melek Medresesinde daha sonra da II. Murad’ın Edirne’deki Halebiye Medresesinde müderrislik yapan Molla Hüsrev, 1444 yılında kazasker olarak atanmış 1446 yılında da Edirne Kadısı olmuştur.
Sultan II. Mehmed’i İstanbul’un fethi için teşvik eden devlet adamları arasında Molla Hüsrev de bulunmaktaydı bu yüzden Fatih’in nezdinde büyük itibara sahipti. Fetih ile birlikte Ayasofya Medresesi’nde ilk müderrislik görevi kendisine verilmiştir. 1455 yılında Bursa kadısı olarak gördüğümüz Molla Hüsrev, 1459 yılında İstanbul kadısı Hızır Bey’in vefatı üzerine yerine İstanbul kadısı olmuş ayrıca Eyüp,Galata ve Üsküdar kadılarıda kendisine bağlanmıştır.
Molla Hüsrev, Ayasofya’ya geldiğinde bütün cemaat ayağa kalkar ve kendisine saygı gösterirdi. Bu durumu gören Fatih Sultan Mehmed ” Zamanımızın Ebu Hanifesi Molla Hüsrev’dir ” diyerek iltifat etmiştir.
1426 yılında bir davette ortaya çıkan protokol kriziyle Fatih’e gücenen Molla Hüsrev İstanbul’u terk ederek Bursa’ya geldi ve Zeyniler’de bir medrese inşa ettirip dersler vermeye başladı. 1469 yılına kadar yedi sene boyunca Bursa’da kaldıktan sonra Fatih’in daveti üzerine yeniden İstanbul’a dönen Molla Hüsrev, şeyhülislamlık makamına tayin edilmiş ve 1480 yılında vefatına kadar bu görevde kalmıştır. Cenaze namazı Fatih camiinde kılındıktan sonra Bursa’ya nakledilerek Zeynilerdeki medresesinin haziresine defnedilmiştir.
Orta boylu, uzun sakallı, heybetli, diyanetperver ve mütevazi bir kişiliği vardı. Başına İmam-ı Azam tacı gibi küçük bir sarığı giyerdi. Konağında birçok hizmetçisi bulunmasına rağmen odasını kendisi süpürür ve temizler, kandilini de kendisi yakardı
İstanbul2un Vefa semtinde bir de cami yaptırmış olan Molla Hüsrev, hukuk ve fıkıh alimi olduğu gibi iyi de bir şairdir, Türkçe ve Arapça şiirler yazmıştır. Medreselerde okutulan 12 kitap kaleme almışsa da en meşhuru Fatih’e takdim ettiği Dürer ve Gürer adlı eseridir.

Zeyniler Kabristanı
“Avusturyalı bir profesör Molla Hüsrev’in Dürer ve Gürer adlı eserini okur ve hayran kalır . 1940lı yıllarda ta Avusturya’dan kalkar Türkiye’ye Bursa’ya gelir. Çelik Palas’a yerleşir. Çelik Palas o senelerde yeni yapılmıştır. Geldiği günün sabahı smokinlerini giyer. Ve Çelik Palas yöneticilerine

-“Ben Molla Hüsrev’in mezarını türbesini ziyaret etmek istiyorum bana bir fayton tutar mısınız?” der. Otel idarecileri birbirlerine şaşkın şaşkın bakarlar bu isimde bir türbe bilmiyoruz derler. Otel idaresi önce vilayete sonra vakıflar müdürlüğüne ve müze müdürlüğüne sorarlar. Cevap aynı:

-Bilmiyoruz.

Bunun üzerine otel idaresi maarif (milli eğitim) müdürlüğüne müracaat eder, maarif müdürlüğü :

– “araştıralım” der.

Evvelce Ulucami imam-ı salisi(üçüncü imamı) olarak görev yaparken maarif müdürlüğüne müfettiş olarak getirilen hafız Necip Aksoy beye sorarlar ve nihayet ondan cevap alırlar. Necip bey :

-“Molla Hüsrev Emir Sultan Zeyniler Camii bahçesinde medfundur” der. Ve misafir profesörü ile beraber kabri ziyarete giderler.

Avusturyalı profesör kabri görünce şaşkına döner çünkü gördüğü manzara yürekler acısıdır. Mezarın başında kitabeyi ihtiva eden sadece basit bir taş kalmıştır. Mezarın ortasında bir köpek yatmış güneşlenmektedir. Civarında da tavuklar eşinmektedir.

Profesör renkten renge girer. Misafir olduğu için fazla konuşmaz. Sadece:

-“Bu bilim adamı bizde olsa biz buna büyük bir anıt yaptırırız”der . Aynı gün Bursa’dan ayrılır.

Bu olayı maarif müfettişi Necip Aksoy beyden ve Bursa’da uzun yıllar Milli Eğitim müdürlüğü ve daha sonra da milli eğitim bakanlığı ilköğretim genel müdürlüğü yapan Ertuğrul Seyhan beyden dinledim Bu caminin haziresinde Molla Hüsrev’den başka daha pek çok alim vardır. Caminin hemen üzerinde dikkat çeken mezar Molla Hayali’nin mezarıdır. Zeyniler haziresiyle ilgili eskiden eserler yazıldığını söylemiştim. Günümüzde bu hazireyle ilgili görebildiğim kadarıyla müstakil bir eser yok. Yalnızca araştırmacı Hasan Turyan’ınEmir Sultan’ la birlikte yayınladığı Zeyniler haziresi kitapçığı var. Hasan beyin isminin başında bir araştırmacı unvanı olmamasına rağmen Bursa aşkı ona bu şehre dair pek çok eser yazdırmış. Molla Hayaliyi Onun verdiği bilgilerden dinleyelim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder