19 Aralık 2015 Cumartesi

İvaz Paşa Çarşısı (Bursa)

İvazpaşa çarşısı albümü için resmi tıklayın

Cumhuriyet Caddesinin güneyinde, XV. yüzyılın ikinci yarısındaİvaz Paşa tarafından yaptırılmıştır.  Cumhuriyet Caddesi ileİvazpaşa Mescidi arasındaydı. Bugün yoktur. 1958 Bursa Kapalıçarşı yangınından sonra tamamen yıkılmış olan yapıdan sadece bazı ufak duvar kalıntıları kalmıştır.  Bu hanın kuzeydoğusunda ise Karacabey Hanı, onun karşısında da Kuşbazlar Hanı vardı. Bu hanların hiçbiri bugün kalmamıştır.  İvaz Paşa Çarşısında 24 adet dükkân bulunmaktadır, bu dükkânların geneli Mobilya ve Aksesuar üzerine satış yapmaktadır. 

Gölyazı Ağlayan Çınar (Bursa)

Ağlayan Çınar albümü için resmi tıklayın
Bursa Gölyazı köyü meydanında gövdesinde özsuyu aktığı için ağlayan çınar adını almıştır.1998 yılında 725 yaşında olarak tescil edilmiş, muhteşem bir ağaç. Gölgesinin 400 metre olduğu söyleniyor.

Anıt ağacın gövdesinin içinde geniş bir kovuk (ve bunun trajik bir öyküsü var )
Bu kovuğu görmek için bir merdiven var.
Gövdeden uzayan bir de devasa kol var..

eskiden Rumların çoğunlukta olduğu bu köyün adı Apolyont'muş. Köyde yaşayan Mehmet isimli bir Türk ile Eleni adında bir Rum kızı birbirlerine sevdalanmışlar. Sürekli bu çınar ağacının oyuğunda buluşurlarmış. Kurtuluş Savaşı yıllarında Rum köylerinin boşaltılması, o köylere Türklerin getirilme zamanı başlamış. Apolyont'tan ayrılan Rumlardan Eleni'nin abilerini gören Mehmet, Eleni'yi aradığı söylemiş. Abileri de işi zorlaştırmamasını ve Eleni'yi unutmasınısöylemişler Mehmet'e. Mehmet direnmiş ve bir kavga çıkmış. Eleni'nin abisi Yorgi, Mehmet'i bıçaklamış. Bıçak izleriyle Mehmet çınar ağacının oyuğuna gitmiş.

Bu sırada köyü terk eden Rumlardan Eleni'nin çok yakın bir kız arkadaşı ona Mehmet'in abisiyle kavga ettiğini söylemiş. Eleni de bunun üzerine konvoydan ayrılıp çınar ağacına gitmiş. Bir de bakmış vücudu kan içinde Mehmet ölmüş. Bunun üzerine de Eleni de orada intihar etmiş. Rivayet edilir ki bazı dönemler, bu dönemlerin net tarihi yok, çınar ağacından kan damlaları akarmış. Bu yüzden bu ağaca Ağlayan Çınar derlermiş.

14 Aralık 2015 Pazartesi

Hüdavendigar Kent Parkı (Bursa)

Fotoğraf albümü için resmi tıklayın

Aslında Hüdavendigar Kent Parkı hakkında yazılacak çok şey var... 510 bin m2 alanıyla Bursanın en büyük parkı olmasıyla, çok renkli 4000 ağacı barındırmasıyla, geniş çim alanlarıyla, yürüyüş yollarıyla, Nilüfer Çayının aktığı çok güzel projelendirilmiş yeni dere yatağıyla, gölüyle, tenis kortlarıyla, futbol sahalarıyla, kafeleriyle, gezinti ve dinlenme alanlarıyla Bursa halkının içinde yaşamaktan vazgeçemeyeceği bir değeri olacak… 
Bursa'nın en büyük parkı
Bursa'nın 'yeşil' kimliğini yeniden kazanması amacıyla son 6 yılda 2 milyon metrekare yeşil alanı kente kazandıran Büyükşehir Belediyesi, Bursa'nın en büyük kent parkı olan Hüdavendigar Kent Parkı'nı da coşkulu bir törenle hizmete açtı. Bir kısmı Osmangazi'de bir kısmı da Nilüfer'in Odunluk bölgesinde kalan ve yaklaşık 510 bin metrekarelik alana sahip olan Hüdavendigar Kent Parkı, dikilen 12 yaşın üzerinde 4 bin ağaç, 4000 lale ve sümbül, 1 milyonun üzerinde çiçek, yüzme havuzu, tenis kortları, spor salonları, spor sahaları, Nilüfer Deresi'nin ıslah edilmesi ve dere üzerine yapılan köprüleri ve göletleri ile adeta yeni bir yaşam alanına dönüştü.

Hüdavendigar Kent Parkının yerleştiği alan, Nilüfer Çayının doğduğu ve sularını topladığı havzadan koparıp taşıdığı çakılın, toprağın, sürüklenen ağaçların, dalların Mihraplı tersip bendinin arkasında depolanmasından oluşmuştur. Tersip bendi, eski Su İşleri Reisliği, 1954ten itibaren Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, tarafından 1930lu yıllarda inşa edilmiştir. Arkasında toplanan toprak çok verimli olduğu için, zamanla çevre halkı tarafından yaz aylarında ekilip biçilir olmuş, 1970li yıllara gelindiğinde İzmitteki Kavakçılık Enstitüsünün kağıt sanayinde kullanılmak üzere geliştirdiği bir kavak türünün, Kanada kavağının yetiştirildiği çok verimli bir üretim alanına dönüşmüştür. DSİ bu alana diktiği 15 bin kavağı, yaz aylarında altlarını sürerek, uzmanların yönlendirdiği şekilde budayarak, 10 yıl boyunca kontrol altında tutuyor ve en verimli çapa ulaştığı bu süre sonunda, bahar aylarında kesip kağıt sanayine satıyor, sonbaharda da yeni fidanları dikiyordu. Bu 10 yıl süresince sonbaharda dökülen kavak yaprakları, alanın ilkbahar aylarında sürülmesiyle gübreye dönüşüyor ve kavağın gövde büyüklüğünün artmasında etken oluyordu. Zamanla bu alan, kağıt sanayi için en verimli ve en kaliteli kavağın yetişmesi ile ün saldı, kavakçılık konusunda düzenlenen ulusal/uluslararası toplantılara katılanlara örnek olarak gösterilir oldu. DSİnin bu üretimi 2000li yılların başına kadar sürdü.